0212 441 01 72

Hangi Durumlarda Psikoloğa Gidilmelidir ?


Hangi Durumlarda Psikoloğa Gidilmelidir ?

30.11.2017     Tin Danışmanlık tarafından     Hangi Durumlarda Psikoloğa Gidilmelidir ?

Kimi zamanlarda kendimizi çıkmazda bulduğumuz, sorunlarımızı çözemediğimiz durumlar olabilir. Sorunlar olmasa da  memnuniyet duygumuzda eksiklik, sebepsiz yere sinirlilik hissedebiliriz. Veya sadece bazı konularda farklı bir bakış açısıyla olaylara bakmasını istediğimiz bir kişiye ihtiyaç duyabiliriz. Psikoloğun amacı; terapiyle birlikte, ruhsal ve psikolojik açıdan sizi rahatlatıp, farkındalık değerinizi arttırıp toplumsal hayattan zevk alabilen bir birey olmanıza yardımcı olmaktır. Psikolog kendi psikoterapi yöntemiyle görüşme yaptığında sorunlarınızın temelini anlamak ve hakkınızda bilgiler edinmek için size sorular sorması çok doğal ve normaldir. Bu sizin terapi süreciniz içinde yararlı bir kısımdır .Bu aşamada psikologların bir sihirli değneği olmadığını bilmeniz gerekmektedir. Bu bir süreçtir ve psikologlar bu sürecin karşılıklı olarak  en verimli şekilde geçmesini istemektedir.

İsterseniz şimdide psikoloğa hangi durumda başvurabileceğiniz konusunda birkaç şeyden bahsedelim;

-> Uzun süreli bir depresyon durumu mevcutsa

-> Aşırı alınganlık ve özgüven eksikliği yaşanıyorsa

-> Kalabalık ortamlarda dahi yalnızlık hissi oluşuyorsa

-> Kadın-erkek ilişkilerinde çözülemeyen problemler varsa

-> Sürekli can sıkıntısı ve bunalma duygusu hissediliyorsa

-> Aşırı dikkat dağınıklığı varsa

-> Ciddi bir sınav maratonunda olup yeterli konsantrasyon sağlanamıyorsa

-> Evlilik öncesinde veya evliliği bitiremeye dönük durumlarda kafa karışıklığı yaşanıyorsa

-> Herhangi bir aktiviteye bağımlılık derecesinde ilgi gösteriliyorsa

-> Sürekli korku, kaygı veya telaş hissediliyorsa bir psikoloğa giderek yardım almak gerekmektedir.


Psikolog Ve Psikiyatrist Arasındaki Farklar

Toplumumuzda genel bakış olarak birisi ilaç yazar ve diğeri yazamaz gibi bir kavram vardır. Bunun sebebi ise birisinin aslında hekim olup birisinin terapist olmasından kaynaklıdır.

Psikiyatristler hekimlerdir, yani tıp fakültesi mezunu olup uzmanlığını ruhsal problemler alanı üzerine yaparlar. Tıp mezunu kişilerin ilaç yazma ve teşhis koyma yetkileri vardır. Kimi psikiyatrisler terapi eğitimleri alarak terapi yapma hakkına da sahip olurlar. Psikologlar ise; sadece terapi ve çalışmalar yaparak hayata daha kolay ve normal şekilde devam edebilmenizi sağlar. Psikologlar gerekli gördükleri zamanlarda psikiyatristlere rapor eşliğinde danışanlarını yönlendirirler ve takviye almalarını sağlarlar. Kimi ruhsal problemler ilaç destekli terapi şeklinde ilerlemek zorundadır. Yani; danışanın terapilerine katılımı ve verim alabilmesi için doktorunun verdiği ilaçlarının devamlılığı zorundadır. Psikologlar gerekli uzmanlara danışmadan danışanının ilaçlarını bıraktırma yada azaltma-arttırma kararı alamaz. Anlaşılması ve kabullenilmesi gereken bir konu vardır ki o da ne tamamen ilaç karşıtı olmak ne de tamamen ilaca esir olmak gerekmektedir. Belli

durumlarda ilaç zorunludur. Danışanın ve çevresindeki insanların bunu kabul edip ona göre hareket etmesi gerekmektedir. Ve aynı zamanda bazı durumlarda da ilaçsız tedavi süreci olabilir. Psikologlar ve psikiyatristler bunun farkındadır bu farkındalığı insanlarında farketmesi gerekmektedir. Bilinenin aksine çoğu psikiyatrist ve psikolog işbirliği içinde çalışmaktadır.


Terapi Nedir?

Birçok insanın sıkça merak ettiği, terapi nedir sorusunu, Sigmund Freud’un cevabıyla açıklamak daha iyi olacaktır. Freud’a göre; terapi konuşarak yapılan tedavi biçimidir. Aslında Freud bu cevabıyla çok önemli bir ayrımın altını çizmiştir. Bu ayrım ise terapi ile ilaçlı tedavi arasındaki farktır. Günümüzdeki yorumuyla terapi belli bir eğitim sürecinden geçtikten sonra uzman psikologlar tarafından düzenli ve sistemli olarak planlanlanmış tedavi sürecidir. Terapi bireylerin psikolojik rahatsızlıkları, davranışsal bozulmaları ve negatif düşüncelerini önce belirlemek sonrada azaltarak bitirmeyi amaçlar. Psikolog terapi ile kişinin toplumsal hayatta daha sağlıklı bir psikolojiye sahip olmasını sağlar. Ama danışanların bu durumda kendi iyilikleri için bir işbirlik içinde olmaları gerekmektedir. Şunu bilmek gerekir ki psikolog sizin hayatınız ve problemleriniz konusunda yalnızca sizin anlattığınız kadarını bilebilir. Bir şeyler gizleyerek ya da konuşmayarak aslında kendi sürecinizi uzatmış olursunuz. Sizinde ruh sağlığınız için ve psikoloğunuzun size olabildiğince yardımcı olabilmesi için ikili güven ilişkisi terapi sürecinde çok önemlidir.